Vergi yargısının yargılama usul kuralları İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu kanunda yer alan düzenlemeler içerisinde maalesef vergi yargısına özgü kurallar yok denecek kadar azdır. Bu durum ise bazen, cezalı vergi tarhiyatının şahit ifadesine dayalı olduğun hallerde bu şahitlerin mahkemece dinlenilememesi örneğinde olduğu gibi, adaletin tecellisinde engel olarak karşımıza çıkmaktadır.
İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin yargılama işlevinde hayat bulması, elbette ki yorum ameliyesi ile mümkün olabilmektedir. Bu konuda yorum yetkisi de yine yargı mercilerindedir. İdari yargı manzumesinin en üstünde bulunan Danıştay’ın yorum ve kararları, bu konuda da belirleyici olarak önem taşımaktadır.
Bende bu yazımda Danıştay’ın 2019-2020 yılı kararları içerisinde yargılama usulüne ilişkin önemli kararlarını, uygulamacılara yararlı olacağı inancı ile aktarmak istiyorum.
“İdarenin müeyyideli yazısı doğrultusunda verilen düzeltme beyannamesine konulan ihtirazi kayıt tarh ve tahakkuk ettirilen vergi, ceza ve gecikme faizine karşı dava açma hakkı verir, açılan davada mahkemece re’sen araştırma ilkesi kapsamında davacının ihtirazi kayıt koyma nedenleri ile vergi dairesinin ihtirazi kaydın konusunu oluşturan nedeni kabul etmeme sebepleri incelenerek dava konusu tarh işleminin hukuka uygun olup olmadığına karar vermesi gerekmektedir” (Danıştay Vergi Dava Dairleri Kurulu E.2020/527 K.2020/607 T.22.5.2020; E.2020/432 K.2020/490 T.22.5.2020).
“İdarenin müeyyideli yazısı bulunmaksızın verilen düzeltme beyannamesine konulan ihtirazi kayıt tarh ve tahakkuk ettirilen vergi, ceza ve gecikme faizine karşı dava açma hakkı vermez” (Danıştay Vergi Dava Dairleri Kurulu E.2020/526 K.2020/609 T.22.5.2020).
“Bölge İdare Mahkemeleri kararları arasındaki aykırılığın giderilmesi istemiyle yapılan başvuruda, kesinleşmiş kararlarla kesin nitelikte olmayan kararlar veya kesin nitelikte olmayan kararların kendi arasındaki aykırılığın giderilmesi istenemez” (Danıştay Vergi Dava Dairleri Kurulu E.2020/12 K.2020/11 T.7.10.2020).
“Davanın reddi yolunda verilen ve 2 no’lu ihbarnamenin dayanağı olan mahkeme kararının bozulması üzerine davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesi halinde yeniden ihbarname düzenlenmesi gerekir” (Danıştay Vergi Dava Dairleri Kurulu E.2018/949 K.2019/330 T.8.5.2019).
“Dava devam ederken tasfiyenin tamamlanarak şirketin ticaret sicilinden terkini dolayısıyla İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26/1 maddesi uyarınca mahkemece verilen ve ilgililer tarafından davanın yenilenmesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına dair karar, nihai karar olmadığından temyiz edilemez” (Danıştay 3. Dairesi E.2019/6324 K.2019/6068 7.11.2019).
“İstinaf başvurusu dilekçesinde duruşma talebinde bulunulmasına karşın söz konusu talep hakkında değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesi yargılama usulüne uygun değildir ve bozmayı gerektirmektedir” (Danıştay 3. Dairesi E.2020/784 K.2020/2659 T.6.7.2020).
“Mahkemenin yapılan istinaf başvurusunun süre aşımı nedeniyle reddine dair kararına karşı yapılan istinaf başvurusu neticesinde Bölge İdare Mahkemesi’nce verilen karar kesin olup temyiz yoluna başvurulamaz” (Danıştay 7. Dairesi E.2018/4728 K.2019/2278 T.2.4.2019).
“Beyan üzerine tahakkuk ettirilip ödenmiş olan verginin düzeltilmesi için yapılan şikâyet başvurusunun reddi işleminin iptali için ilgili vergi dairesinin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesinde dava açılması gerekir” (Danıştay 4. Dairesi E.2019/8041 K.2019/5937 T.7.10.2019).
“Vergi inceleme raporunun ihbarname ekinde tebliğ edilmemesi, tebliğin tam yapılmadığını gösterdiğinden dava açma süresinin vergi inceleme raporunun tebliği tarihinden itibaren başladığını kabul etmek gerekmektedir” (Danıştay 3. Dairesi E.2020/1810 K.2020/3930 T.19.10.2020).
“Tek hâkimle verilen temyize tabi olmayan kararın Bölge İdare Mahkemesi’nce istinaf isteminin reddi suretiyle kesinleşmesi üzerine, istinaf mahkemesi kararında tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiş olsa da temyiz yoluna başvurulamaz. Yasada yazılı kanun yollarının yargı yerlerince genişletilmesi veya daraltılması mümkün değildir” (Danıştay 7. Dairesi E.2020/3021 K.2020/3488 T.5.10.2020).
BUMİN DORUSÖZ
dunya.com
07.09.2021